Mühür

Standard

Yıllar önce, sarı sıcak bir Adana günü. Eylül sınavlarında gözetmenlik yapmak için yazlıktan şehre inmişim. Yan apartmanın işini gücünü üstlenen görevlinin evi, tam bizim apartmanın girişine bakan bir konumda. Odanın önünde kalabalık bir kadın grubu önlerine serdikleri uzun bir beze gözlerini silerek ağlaşıyor; bir figân, bir ağlayış, bir ağıt; içler parçalıyor. 17 yaşındaki oğulları bir kazada ölmüş.
Gidip ben de oturdum bir köşede, dayanma gücü diledim. Yanımda oturan yüzü-mor-mühürlü kadına ‘bu üstünüze örttüğünüz bez nedir’ diye sorduğumda bana;
‘bez gözyaşlarımızla sırılsıklam ıslanıncaya kadar ağlayacağız gülüm’ demişti.
Yıllarca Cumhuriyet Gazetesi’nde Cumartesi Anneleri bilmem kaçıncı kez Galatasaray’ın önünde buluşuyor haberini okuyup, nihayet bir Cumartesi, kalk git şu olayı yerinde gör kızım dedim kendime. Bazen kendimle annem yerine konuşmaktan bir alışkanlık! Gittim. Yüzlerce insan, hepsi aynı hazin yüz ifadesiyle yere oturmuş; ellerinde, fotoğrafa mühürlü kalmış, soluk almayan bir kayıp bir faili meçhul insanla birlikte; sanki gerçek değiller de bir enstalasyon bir heykel bir sanat eseri gibi gelene geçene sessizce bizi gör diyorlar. Açıkcasını söylemek gerekirse hayatımı daha anlamlı kılmak için gittiğim Sabancı Müzesi’ndeki yelpaze sergisi ya da İstanbul Modern’deki bilmem ne sergisi artık benim hayatıma sadece konformist elemanlar katarak belki de beni değersizleştiriyor ve merkezden uzaklaştırıyor diye düşünüyorum. Sanat, eğer hayata mührünü basan bir çaresiz çığlıksa; git onu bir Cumartesi saat 12’de Galatasaray’ın önünde gör.

Yorum yaz

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s